HZ. MUHAMMED’İN (S.A.V.) GENÇLİĞE VERDİĞİ DEĞER VE BUGÜNÜN GENÇLİĞİNE YÖNELİK FARKINDALIK STRATEJİSİ

İslâmî öğreti, yalnızca bireysel bir inanç sistemi değil; aynı zamanda kapsamlı bir medeniyet inşasıdır. Bu inşanın en stratejik unsurlarından biri ise gençliktir. Hz. Muhammed (s.a.v.), vahyin elçisi olduğu kadar aynı zamanda bir toplum mimarıdır ve bu mimarinin temel taşı olarak gençleri görmüştür. Gençlik, bireyin zihinsel, duygusal ve fiziksel açıdan en aktif olduğu bir dönemdir. Bu dinamizmin doğru yönlendirilmesi, bireysel başarıların ötesinde toplumun kaderini belirleyebilecek güçtedir. O gücün yolu emin bir gençlikten geçen ilk adımdadır.

“Emîn” Bir Gençlik Modeli: Hz. Muhammed’in (S.A.V.) Kendi Gençliği

Hz. Peygamber’imizin gençliği, güven, dürüstlük ve erdemle örülmüş bir dönemdir. Henüz risâlet görevi verilmeden önce, “el-Emîn” sıfatıyla anılması; onun toplum içindeki güvenilirliğini ve saygınlığını gösterir. Kâbe’nin onarımı esnasında Hacerü’l-Esved’in yerine konulması sürecinde kabileler arasında doğabilecek büyük bir krizi hikmetiyle çözüme kavuşturması, onun genç yaşta nasıl bir liderlik kabiliyeti taşıdığının en somut göstergesidir. Yine İslâmiyet’ten önce, haksızlığa uğrayanların hakkını korumak üzere Mekke’de kurulan Hilfü’l-fudûl cemiyetine aktif bir üye sıfatıyla katılmıştır. İslâm’dan önce Kureyş’ten bazı kişilerin kıymetli eşyalarını Hz. Muhammed’e emanet ettikleri de bilinmektedir.Bu örnekler, aynı zamanda gençliğin kriz anlarında dahi çözüm üretici ve güvene dayalı karakterin oluşturduğu bir pozisyon üstlenebileceğini ortaya koyar.

Peygamberimizin önümüze koyduğu model ve doğru insandaki genç dinamizmi yeni toplum rolünü inşa ederken medeniyet çizgisinde gençliğin değerini ve görevini vurgulamaktadır.
Yeni medeniyet inşasında göstermiş olduğu görev ve işleyişte önümüzde durmaktadır. Sürecin en önemli unsurunu da gençlik ve toplum inşası sürecinde işlemiştir.

Gençlik ve Toplumsal İnşa: Vahyin Işığında Yeni Roller

Hz. Peygamberimiz, gençleri yalnızca geleceğin umudu olarak değil, o günün aktif öznesi olarak görmüştür. İslam’ın ilk dönemlerinden itibaren birçok genç, risâletin yükünü omuzlamış, görev ve sorumluluk üstlenmiştir. Bu da gençliğe yönelik bir güvenin ve onları stratejik rollerle donatma iradesinin göstergesidir.

Genç Sahâbîlerden Örnekler ve Rol Modeller

• Hz. Ali (r.a.), hicret gecesi Peygamberimizin yatağına yatarak canı pahasına sadakat ve güven örneği sergilemiş; gençliğin cesaret, dava şuuru ve bağlılık noktasında hangi seviyeye ulaşabileceğini göstermiştir.
• Zeyd bin Sâbit, henüz 15 yaşındayken yabancı diller öğrenmiş, Resûlullah’ın diplomatik yazışmalarında yer alarak eğitimde ve istihbaratta gençliğin stratejik bir aktör olduğunu ispatlamıştır.
• Mus’ab bin Umeyr ve Muaz bin Cebel, tebliğ ve ilim alanında örnek alınacak şahsiyetler olarak; genç yaşta eğitimci, yönetici ve kadı pozisyonlarına getirilmişlerdir.

• Attâb bin Esîd, Mekke’nin fethi sonrası henüz 20 yaşındayken vali olarak atanmıştır. Bu durum, siyasi alanda da gençliğin liyakat esaslı görevler üstlenebileceğinin önemli bir örneğidir.
• Üsâme bin Zeyd, genç yaşta Peygamberimiz tarafından ordu komutanı tayin edilerek gençliğin sorumluluk alabileceğini göstermiştir. Cesareti, ahlakı ve liderliğiyle gençler için örnek bir rol model olmuştur. Onun şahsında, yaşın değil liyakatin esas olduğu vurgulanmıştır.

Sancaklar Gençlere Emanet Edildi
Savaş gibi kritik alanlarda dahi gençlerin ön saflarda yer alması, Hz. Peygamber’in stratejik gençlik politikalarının en çarpıcı yansımalarındandır. Özellikle Hayber Gazvesi’nde Hz.
Ali’ye sancak verilmesi, liderlik vasfının genç yaşta nasıl pekiştirildiğinin bir delilidir.

Gençliğe Yatırım: Ahlâk, Bilgi ve Misyon Bilinci
Hz. Muhammed (s.a.v.), “Bir babanın evladına bırakacağı en güzel miras, güzel terbiyedir.” buyurarak gençliğin ahlâkî donanımına büyük önem vermiştir. İslam, bireyi yalnızca bilgiyle değil, aynı zamanda bilinçle donatmayı amaçlar. Bu ise ancak imanla inşa edilmiş sağlam bir karakterle mümkündür.

Yeni medeniyet perspektifinden gençlik İslamiyet’in stratejik hamlesi olmuştur. Sancaktan, işleyişe yeni medeniyet ve toplumun farkındalık kuvveti olarak daima gençleri gören Peygamberimiz sürecin en doğu şekilde gelecek bizler ve nesillere ders niteliğinde önümüze koymuştur. Gençlik ufkunu kaybetmemesi için mefkûresini çizmiştir. İşte bu mefkûresi İslam medeniyetinin farkındalık çağrısındadır. Bu çağrı adaletin, ruhun , kadının , ailenin ve yeni medeniyetin inşasının farkındalık çağrısı olarak göstermiştir. Gösterilen süreçte görülmesi gereken derslerde şunlardır ;

İslamiyet: Sadece Bir Din Değil, Bir Medeniyet Çağrısıdır
İslam, yalnızca ruhu değil; aklı, toplumu ve insanlığı dönüştüren bir medeniyet projesidir. “Cahiliye Dönemi”nde kadının değersizleştirildiği, adaletin güçlüden yana işlediği bir yapıdan; hak, hukuk ve merhamet merkezli yeni bir toplum modeli inşa edilmiştir.

Kadın ve Ailenin Yeniden Konumlandırılması
Cahiliye Dönemi’nde diri diri toprağa gömülen kız çocuklarının yerini, “Cennet annelerin ayakları altındadır” anlayışıyla kutsanan bir kadın figürü almıştır. Kadına miras, mülkiyet ve sosyal haklar tanınmış; o, sadece ailenin değil, ümmetin de temel taşı haline gelmiştir. Bu, bireyin ve toplumun en temel yapı taşı olan ailenin korunması ve saygınlaştırılması yönünde büyük bir farkındalıktır.

Adalet ve Hukukun Evrensel Tesisi
Hz. Peygamber’in adalet anlayışı, kan bağını değil, hakkı merkeze alır: “Kızım Fâtıma dahi çalsa, elini keserdim.” Bu anlayış, gençliğe; adaletin ilkesel bir duruşla yaşatılması gerektiğini öğretmektedir.

Sosyal Sorumluluk ve Ümmet Bilinci
İslam, bireycilik yerine ümmet olma bilincini getirmiştir. “Komşusu açken tok yatan bizden değildir” düsturu, sosyal adaletin inançla iç içe geçtiği bir yaklaşımı ortaya koyar. Gençlik, bu bilinçle sadece kendi geleceğini değil, toplumun adalet terazisini de inşa etmelidir.

İnançta Tevhid, Hayatta Tutarlılık
İslam’ın tevhid , ilkesi, sadece Allah inancına değil; bireysel hayatta da bütünlüğe işaret eder. Bugünün gençliği, modern çağın dağınıklığına karşı; tevhid inancıyla zihinsel, ruhsal ve sosyal bütünlüğünü koruyabilir.

Bugünün Gençliğine Medeniyet Rehberi olacak detaylarda aslında gösterilen yoldadır;
Modern çağın dijital bağımlılıklar, israf kültürü, kimlik krizi ve anlam boşluklarıyla örülü “yeni cahiliyesi” karşısında İslam; yeniden dirilişin adı olmalıdır. O adın gidilen yolundaki stratejik önermeler şunlardır ;

1. Kimliğini imanla inşa et. İnanç, karakterini şekillendirir.
2. Adaleti savun. Hakkın ve haklının yanında yer al.
3. Aileye sahip çık. Sadakat,güven,sevgi ve samimiyet medeniyetin temelidir.
4. Sosyal duyarlılık geliştir. Yetim, yoksul, mazluma el uzat.
5. Modern putları tanı ve yık. Şöhret, mal, kariyer… putlaşmasın.
6. Bilgi ve bilinçle donan. Oku, düşün ve hakikatin izini sür.

Gençlik izleyeceği yolu bilirse yeni medeniyetin yüzü olacaktır!
Günümüzde sade yaşam, tevazu ve paylaşım; en büyük direniş biçimidir. Genç birey, adalet
ve tevhid çizgisinde yürüyerek; medeniyetin hem savunucusu hem kurucusu olmalıdır.

Sonuç olarak gençliğe yönelik medeniyet inşasındaki yolda Hz. Muhammed (s.a.v.), gençliği stratejik bir güç, dinamik bir inşa unsuru ve istikbâlin mimarı olarak görmüştür. Onun sahabelerinden oluşturduğu genç kadro, sadece o dönemin değil; çağları aşan bir medeniyetin taşıyıcısı olmuştur. Bugünün gençliği, bu örneklikten beslenmeli; imanla şekillenmiş bir karakter, adaletle yoğrulmuş bir bilinç ve sorumlulukla donatılmış bir iradeyle geleceğe yürümelidir.

Unutulmamalıdır ki:
İslam, sadece bir din değil; insanı ve toplumu yeniden inşa eden, ebedi bir medeniyet
çağrısıdır.
Bu çağrıya kulak veren gençlik, tarihin yeniden yazılmasına öncülük edecektir.

 

Aybüke Sena KANTEKİN

İlahiyatçı

Aybüke Sena KANTEKİN
İlahiyatçı - Yazar