Küresel Güney Bağlamında İran’ın Dış Politikasında BRICS’e Üye olmanın Etkileri
“Küresel Güney” terimi, çoğu Batılı güçlerin eski sömürgeleri olan gelişmekte olan ülkeleri ifade eder. Diğer taraftan her geçen gün Küresel Güney, uluslararası sistemdeki konumunu güçlendiriyor. Latin Amerika, Afrika ve Asya’daki 77 gelişmekte olan ülkeden oluşan bu grup, GSYİH’nin %17’sini ve dünya nüfusunun %61’ini oluşturuyor. Ayrıca Birleşmiş Milletler üyelerinin %39’unu temsil ediyor ve toplamda, Genel Kurul gibi bazı kurumların kararları onaylamak için ihtiyaç duyduğu oyların %71’ini oluşturuyor. Öte yandan, son yıllarda ve özellikle 2023 yılında, Küresel Güney kavramı giderek daha fazla jeopolitik anlam kazanmaya başlamıştır.
Hindistan Başbakanı Narendra Modi’nin 2023’teki Küresel Güney Zirvesi’nde belirttiği gibi:
“Biz, Küresel Güney, gelecekte en büyük paya sahibiz. İnsanlığın dörtte üçü ülkelerimizde yaşıyor. Biz de eşit söz hakkına sahip olmalıyız. Dolayısıyla, seksen yıllık küresel yönetişim modeli yavaş yavaş değişirken, ortaya çıkan düzeni şekillendirmeye çalışmalıyız”.
Diğer taraftan Ayrıca, Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri ile etkileşim azaldıkça Rusya ve Çin ile ilişkiler güçleniyor. Küresel güneydeki birçok ülke Rusya ile güçlü ekonomik bağlar kurmuştur. Buna ek olarak, Çin, özellikle Sahra Altı Afrika’da 44 ve Latin Amerika ve Karayipler’de 22 olmak üzere yaklaşık 150 ülkeyi kapsayan Kuşak ve Yol Girişimi aracılığıyla katılımını artırmıştır.
Küresel Güney ülkelerinin birçok ortak özelliği olduğunu belirtmek gerekir. Özellikle Afrika’daki Avrupa sömürge yönetiminin anıları, jeopolitik düşünceyi şekillendirmeye devam ediyor. Bu ülkelerin stratejik özerklik ve uluslararası sistemde çok daha büyük bir siyasi güç payı elde etme arzusu giderek yaygınlaşıyor. Özellikle Brezilya, Endonezya ve Güney Afrika gibi küresel güneyin orta güçleri arasında daha güçlü. Buna göre, birçok yorumcu BRICS, G-20 ve Şanghay İşbirliği Örgütü gibi kurumların ortaya çıkışına Küresel Güney’in dönüşünün bir sembolü olarak odaklanıyor.
BRICS (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika) gibi Küresel Güney’deki bazı grupların rolü de değişiyor ve bu durum, Küresel Güney’deki birçok ülkenin küresel nüfuzlarını artırma çabalarındaki önemli değişiklikleri yansıtıyor. Yediler Grubu gibi diğer gruplara benzer şekilde, Küresel Güney’den yükselen ve yerleşik güçlerin gayri resmi bir grubu olan BRICS, gelişmekte olan pazarlarda ticaret, yatırım ve siyaseti etkileyen önemli bir forum haline gelmektedir. Diğer tarftan BRICS, G7 ile çatışmada Küresel Güney’in çıkarlarının savunucusu olarak kendini sunuyor.
Bölgesel ve Uluslararası İşbirliği ve İran’ın Dış Politikası
İran, son yıllarda Şanghay ve BRICS’e katılarak doğuya doğru yaklaşımını göstermiştir. Elbette, Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) esas olarak siyasi ve güvenlik konularına odaklanırken, BRICS, küresel GSYİH’nın yaklaşık %30’unu oluşturan gelişmekte olan piyasa ekonomilerinden oluşan bir bloktur. Ayrıca İran’da Değişen Dünya Düzenini anlayarak bölgesel ve uluslararası örgütlere üye olma sürecinde politikalar izlemektedir. Asya ve Pasifik eski başkan yardımcısı Ebrahim Rahimpour, Küresel Güney’in Sesi toplantısında İran’ın varlığı hakkında şunları söylüyor: “İran’ın meselesi, çeşitli boyutlardan ve çeşitli eksenlerden kamuoyunun ilgisini çekiyor. Özellikle Batı ülkelerinin izlediği trendle birlikte, İran’ın dünyada ve bölgede hangi rolü oynayabileceğine dair endişeler yoğunlaştı”.
Bu bağlamda, Dışişleri Bakanlığı Avrupa ve Amerika eski Başkan Yardımcısı Ali Ahani şunları söyledi: “İçinde bulunduğumuz tarihi dönem gelişmekte olan ülkelere eşsiz bir fırsat sunmuştur ve eğer bunu kullanmazsak, milletlerimizin tarihi dileklerini ihmal etmiş oluruz”. Dışişleri Bakanlığı Avrupa ve Amerika’dan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı, bağımsızlık arayışının milletlerin iradesinin bir parçası haline geldiğini vurgulayarak şunları söyledi: “Güney-Güney işbirliği, Ekonomik İşbirliği Örgütü (EİÖ), Güney Ortak Pazarı (Mercosur), Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) ve BRICS üye ülkeleri arasında dengeli bir işbirliği ve ikili ticaret ilişkileri anlamına gelmektedir”.
BRICS gibi bölgesel ve uluslararası kuruluşlara üyelik, İran için ekonomi ve siyaset alanlarında sağladığı ilginç faydaların yanı sıra, bölgesel ve uluslararası ilişkilerde üyeler için bir fırsat yaratma olarak yorumlanmaktadır. Bu fırsatlar şunlardır:
İlk nokta, bir grupta birkaç ülkenin varlığının, üyeler arasında, özellikle zorlu konularda birbirlerinin üyelerini küresel sorunlarda savunmak ve Batı’nın hegemonyasının ele geçirmesine izin vermemek için yazılı olmayan bir taahhüt oluşturmasıdır.
İkinci nokta ise, BRICS üyesi iki ülkenin Güvenlik Konseyi’nin daimi üyesi olması, diğer üç ülkenin ise Güvenlik Konseyi’nde daimi üyelik ve küresel siyasi ve finansal yapıların reformunu talep etmesidir.
Üçüncü nokta, BRICS ile ilgili ekonomik yapılardır; özellikle Batı yaptırımlarına tabi olan İran için BRICS’e katılmanın en önemli faydalarından biri, “Yeni Kalkınma Bankası” olarak adlandırılan BRICS Bankası’dır.
BRICS’in bir diğer hedefi de uluslararası ticaretin standart para birimi olarak dolardan ayrılmaktır. Bu bileşen, dış politikasını hizalı ülkelerle dengeli gelişime dayandıran İran gibi bir ülkenin böyle bir gruba üye olmaya çalışması için yeterlidir.
Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz: BRICS üyelerinin en önemli hedefleri, gelişmekte olan ülkeleri ve Küresel Güney’i desteklemek ve Batı para ve bankacılık sistemine karşı ekonomik denge ve adaleti tesis etmektir. İran’ın bir trilyon dolarlık ekonomiler kulübüne katılması önem taşımaktadır. Küresel Güney’in Batı’ya karşı olmak, İran İslam Cumhuriyeti için yeni fırsatlar sunuyor. Tahran’ın BRICS üyeliği, özellikle uzun zamandır mücadele ettiği küresel güneydeki küresel nüfuzunu güçlendirme fırsatı yaratır. Bu koşullar, İran’ın bölge ve dünyadaki jeopolitik ağırlığını artırmak anlamına gelmektedir.