FİNTEK FIKHI -1- “BLOKZİNCİR TEKNOLOJİSİ VE İSLAM İKTİSADI EKSENİNDE YENİ BİR EPİSTEMOLOJİK TEKLİF VE GÜVEN MİMARİSİ”

ÖN NOT: Telekomünikasyon, Enformasyon ve Dijitalizasyon Modern Değildir. Moderni Çökerten Yenidir. Yeniliktir.

ÖZET

Bu çalışma, modern finansal sistemin dayandığı borç temelli (debt-based) ve itibarî (fiat) para paradigmasının yaşadığı güven krizine karşı; İslam iktisadı ilkeleri ile blokzincir teknolojisinin imkânlarını buluşturan yeni bir epistemolojik çerçeve sunmaktadır. 2008 Küresel Finans Krizi sonrasında hazırlanan resmî raporlar, krizin “kaçınılmaz bir doğal afet değil”, yanlış teşvikler, yetersiz denetim ve karmaşık türev ürünlerin ürettiği sistemik bir başarısızlık olduğunu vurgulamıştır.Financial Crisis Inquiry Commission+1

Çalışmada geliştirilen “Fintek Fıkhı” yaklaşımı, fıkhın normatif kurallarını (muâmelât) yalnızca vicdanî bir öğüt seti olarak değil, dijital sistemlerin mimarisini şekillendiren algoritmik tercihler olarak yeniden yorumlar. Blokzincir teknolojisinin sunduğu değiştirilemez kayıt (immutable ledger) ve dağıtık mutabakat (distributed consensus) mekanizmaları, İslam iktisadının şeffaflık, kayıtlılık, emanet ve karşılıklılık ilkeleriyle birlikte okunmaktadır.

Makale, önce çağdaş finansın yaşadığı epistemolojik krizi ve güvenin “şahıs ve kurum merkezli” formdan “kriptografik ve protokol merkezli” forma geçişini analiz eder. Ardından, usûl-i fıkhın algoritmik doğası ortaya konur: nass, kıyas ve kavâid üzerinden üretilen hükümler; dijital sistemler için bir işletim sistemi (OS) metaforu ile yeniden okunur.

Çalışmanın merkezinde, “meta para (asset-backed money)” tezi yer almaktadır. Buna göre, geleneksel borç temelli fiat para yapısı yerine; mal varlığına (emtia) dayalı, standartlaştırılmış ve izlenebilir GTİPToken, Dönüm Token ve Parsel NFT gibi varlık-temelli dijital temsil biçimleri önerilmektedir. Bu yaklaşımda, AAOIFI (İslami Finans Kurumları Muhasebe ve Denetim Örgütü) Şer‘î Standartları’nın özellikle altın, selem ve borç işlemlerine ilişkin hükümleri referans alınarak; ribevî malların dijital ortamda nasıl sınıflandırılması gerektiği tartışılır.Sunnah+3World Gold Council+3World Gold Council+3

Son bölümde, tarihî akitler olan Süftece ve Selem akitlerinin, blokzincir üzerinde Dijital Süftece (kripto havale) ve Dijital Selem (akıllı vadeli işlem) biçiminde yeniden tasarlanması ele alınmakta; böylece finansın borçlanma merkezli yapısının üretim ve emtia merkezli bir modele kaydırılmasının imkânı gösterilmektedir.

“Fintek Fıkhı” başlıklı çalışmamızın bu ilk makalesi, epistemolojik çerçeveyi ve ontolojik tartışmayı ortaya koymaktadır. İkinci makale, bu çerçeveyi teknik bir referans mimariye; üçüncü makale ise sosyo-ekonomik yönetişim ve kalkınma önerisine olacaktır.

Anahtar Kelimeler: Fintek Fıkhı, Blokzincir Epistemolojisi, Meta Para, Akıllı Sözleşmeler, İslam İktisadı, Dijital Güven, GTİP Token, Dönüm Token, Parsel NFT, Dijital Süftece, Dijital Selem

ÇALIŞMANIN SERİDEKİ YERİ VE HEDEF KİTLELER

Bu metin, üç makalelik bir dizinin birinci halkasıdır:

  • Makale 1:
    • Odak: Epistemoloji, güven mimarisi, mal–para ontolojisi, tarihî akitlerin ve hayatın olağan akışının dijitalize edilerek kayıt dışılığın önlenmesi
    • İddia: Finansal Kriz Matematiksel Değil Ontolojik.  Çözüm Fintek Fıkhı
    • Hedef kitle:
      • İslam iktisadı ve fıkıh araştırmacıları
      • Teknoloji felsefesi ve dijital etik çalışan akademisyenler
      • Fintek stratejisi üzerine düşünen üst düzey politika yapıcılar
  • Makale 2:
    • Çalışma başlığı: “Fintek Fıkhı -2- Çok Katmanlı Referans Mimari: Oracle, Akit Motoru ve Tokenizasyon”
    • Hedef kitle:
      • Sistem mimarları ve yazılım geliştiriciler
      • Şer‘î denetim ekipleri ve iç denetçiler
      • Regülasyon teknolojisi (RegTech) ve gözetim kurumları
  • Makale 3 :
    • Çalışma başlığı: “Fintek Fıkhı -3- Dijital Medeniyet, Çok Fıkıhlı Yönetişim ve Kalkınma Modeli”
    • Hedef kitle:
      • Düzenleyici otoriteler, kalkınma ajansları
      • İslami finans kurumlarının üst yönetimleri
      • Kamu politikası, sosyal adalet, kalkınma iktisadı araştırmacıları

Bu makale, sonraki iki makalenin teorik ve kavramsal altyapısını sağlamakta; fıkhî kavramları ve blokzincir teknolojisini ortak bir **“epistemolojik koordinat sistemi”**ne oturtmayı hedeflemektedir.

  1. GİRİŞ VE SORUNUN TANIMI

21. yüzyılın ilk çeyreği, 2008 Küresel Finans Krizi ile başlayan ve dijital paraların yükselişiyle devam eden köklü bir paradigma değişimine sahne olmaktadır. Mevcut finansal sistem, karşılığı olmayan paranın (fiat money) neredeyse sınırsız üretimi ve riskin üst gelir gruplarından alt gelir gruplarına aktarımı üzerine kuruludur. Bu yapı, servet dağılımında ciddi adaletsizliklere ve periyodik “borç krizleri”ne yol açmaktadır. Financial Crisis Inquiry Commission+1

Kriz sonrası hazırlanan Finansal Kriz Soruşturma Komisyonu (FCIC) Raporu, krizin “önlenebilir” olduğu sonucuna varmış; denetim eksikliği, karmaşık türev ürünler, gölge bankacılık ve teşvik uyumsuzluğu gibi faktörleri temel nedenler arasında saymıştır.Fraser+1 Bu teşhis, finansal sistemin yalnız iktisadî değil, aynı zamanda epistemik bir kriz içinde olduğunu gösterir: Piyasa aktörleri riskin nerede biriktiğini ve nasıl zincirleme etki ürettiğini görememektedir.

Öte yandan Satoshi Nakamoto’nun 2008 tarihli “Bitcoin: A Peer-to-Peer Electronic Cash System” başlıklı beyaz kâğıdı, merkezi otoriteye ihtiyaç duymayan, dağıtık defter mantığına dayalı yeni bir güven mimarisi önermiştir.bitcoin.org+1 Blokzincir teknolojisi, çift harcama (double-spending) problemini çözen bir dağıtık kayıt ve mutabakat yöntemi olarak ortaya çıkmıştır. Ancak bugün geldiğimiz noktada, kripto para ekosistemi büyük ölçüde spekülatif amaçlarla işleyen, “Vahşi Batı” görünümündeki (Wild West) bir alan hâlini almıştır. FinTech Weekly – Home Page+1

Bu makalenin temel tezi şudur:

Blokzincir teknolojisi, İslam iktisadının yüzyıllardır savunduğu “şeffaflık”, “kayıtlılık”, “emanet” ve “karşılıklılık” (asset-backed) ilkelerini hayata geçirmek için en elverişli teknolojik zemindir; fakat bu zeminin fıkhî kodlarla yeniden yazılması gerekmektedir.

Bu tez, üç alt soruya cevap arar:

  1. Modern finansın epistemik krizi, fıkhî açıdan nasıl okunabilir?
  2. Fıkıh, dijital sisteme “algoritmik bir usûl” olarak nasıl gömülebilir?
  3. Mal–para ontolojisi ve tarihî akitler (Süftece, Selem) blokzincir ortamında nasıl yeniden tasarlanabilir?

Devam eden bölümlerde bu sorular, önce epistemolojik kriz ve güven dönüşümü (Bölüm 2), ardından metodoloji (Bölüm 3) ve ontoloji (Bölüm 4), sonra da tarihî akitlerin dijitalleşmesi (Bölüm 5) üzerinden ele alınacaktır.

  1. EPİSTEMOLOJİK KRİZ VE “GÜVEN”İN DÖNÜŞÜMÜ

Finansın temeli, “güven”dir. Tarih boyunca güven; ya şahıslar (tüccar itibarı), ya da kurumlar (devlet/banka garantisi) üzerinden sağlanmıştır. Fıkıhta bu, şahitlik müessesesinde “adalet vasfı” ile ifadesini bulur. Ancak 2008 krizi göstermiştir ki; isimleri itibarlı, notları yüksek, denetimden geçmiş kurumlar dahi ciddi ölçüde güvenilmez olabilmektedir.

2.1 Fiduciary (Vekâleten) Güvenden Kriptografik Güvene

Geleneksel finansal sistem, Fiduciary Trust – vekâlete dayalı güven – kullanır. Bankaya paranızı emanet eder, onun kayıtları doğru tuttuğuna “inanırsınız”. Bu güven, sözleşme metinleri, regülasyonlar ve kurumsal itibar üzerinden inşa edilir.

Blokzincir ise Cryptographic Trust (kriptografik güven) üzerine kuruludur. Burada güvenilen şey, bir kişi ya da kurumun ahlakı değil; matematiksel imkânsızlıktır. Nakamoto’nun önerdiği mimaride güven, dağıtık bir node ağına ve bu ağın çoğunluk mutabakatına bağlanır.bitcoin.org+1

Fintek fıkhı açısından kritik olan husus şudur:

  • Fıkıh “şüphenin izalesini” (izâletü’ş-şekk) ve gararın azaltılmasını talep eder;
  • Blokzincir, işlem geçmişini değiştirmeyi pratikte imkânsız kılan “değiştirilemez kayıt” (immutability) ve herkese açık audit izleri sayesinde garar alanını daraltma potansiyeli taşır.ijeba.com+1

Bu bağlamda, “adil şahit” metaforu dönüşmektedir: Geleneksel sistemde şahit, hata yapabilen ve rüşvet alabilen bir insandır; blokzincirde ise, rüşvet almayan, unutmayan ve manipüle edilmesi son derece zor bir “node ağı” şahitlik işlevi görür. Bu, fıkhın aradığı “şahitlik güvenilirliği” ile teknolojinin sunduğu “kriptografik şeffaflık” arasında yeni bir köprü kurar.

2.2 Fıkhın Algoritmik Doğası

Fıkıh, sıradan bir pozitif hukuk derlemesi değildir; baştan beri usûl üzerinden işleyen bir sistem mimarisidir. Usûl-i Fıkıh, bir hükmün hangi girdilerle (nass, icmâ, kıyas, istihsan, maslahât) hangi metodolojiyle üretileceğini belirleyen bir “karar motoru” gibidir.

Bu makalede fıkıh, dijital sistemin “işletim sistemi” (OS) metaforuyla konumlandırılmaktadır:

  • Haram, sistemin yapmasına izin verilmeyen bir hata kodu (exception);
  • Farz/Vâcip, sistemin çalışması için zorunlu fonksiyonlar (required functions);
  • Mekruh, sistemin mümkün olduğunca kaçınması gereken pratikler;
  • Müstehab, sistemi fazilet yönünde teşvik eden, ama zorunlu olmayan tasarım tercihleri olarak okunabilir.

Bu yaklaşım, fıkhın kadim kavramlarına zarar vermez; tam tersine, onları günümüz yazılım ve sistem tasarımı diline tercüme eder. Böylece “fetva”, yalnızca bir metin değil; kural motoruna girilebilen parametrik bir model hâline gelir.

2.3 Epistemik Krizden Fintek Fıkhına

Modern finansın epistemik krizi, üç kesişim noktasında ortaya çıkmaktadır:

  1. Model bağımlılığı: Riskin istatistiksel modellere fazla güvenilerek yanlış değerlendirilmesi. Financial Crisis Inquiry Commission
  2. Kurum körlüğü: Denetim mekanizmalarının karmaşıklık karşısında ritüelleşmesi (kutu işaretleme), gerçek riskin görünmezleşmesi.
  3. Teşvik uyumsuzluğu: Kısa vadeli kâr hedeflerinin, uzun vadeli istikrar pahasına ödüllendirilmesi.

Fintek fıkhı, bu üç sorunu şu üç ilke ile karşılar:

  • Maksad (makâsıd) şeffaflığı: Hükmün ve ürünün hangi maslahât/mafsedeti hedeflediğini açıkça ifade etmek.
  • Kavâid-i fıkhiyye ile tasarım: “Zarar izâle olunur”, “şartlara bağlılık”, “şüpheliyi terk” gibi küllî kaideleri ürün tasarım parametrelerine çevirmek.
  • Denetlenebilirlik (murâkabe): Karar motorunun hangi veriyle, hangi istisnalarla çalıştığının geriye dönük izlenebilmesini sağlamak.
  1. METODOLOJİ: “ALATURKA BAKIŞ” VE YERLİ TASARIM

Teknoloji transferi çoğu zaman kültürel kodların da transferini beraberinde getirir. “Alafranga” yaklaşım, Batı’nın ürettiği finansal araçları (türevler, swaplar, karmaşık sigorta ürünleri) formel bazı değişikliklerle “İslami” etiketi altında yeniden paketlemeyi dener. Bu makale ise, “Alaturka Bakış” adını verdiğimiz, yerel ve tarihsel köklerden beslenen alternatif bir metodoloji önermektedir.

Bu metodolojiye göre:

  1. Oryantalist değil, yerli: Çözüm, Wall Street’in ürünlerini taklit etmekte değil; Kapalıçarşı’nın, Ahiliğin ve vakıf medeniyetinin dayanışmacı kodlarını dijitalleştirmektedir.
  2. Mefsedet odaklı değil, maslahat odaklı: Sistem, sadece yasaklardan kaçınan defansif bir yapı değil; topluma fayda üreten (celb-i menâfi) ofansif bir inşadır.
  3. Tarihî akitlerin ihyası: Süftece, selem, icâre, şirket (İnan-Vucuh-Ebdan-Emval-Muzaraa-Muğarese-Mudarebe-Murabaha-Mugavede), Vakıf hatta Nikah ve Mükatebe gibi tarihî akitler, nostaljik figürler değil; akıllı sözleşmelerin “business logic” katmanı olarak yeniden tasarlanacak canlı prototiplerdir.
  4. Medeniyet köklü teknoloji: Blokzincir, GTİP, lisanslı depoculuk gibi modern unsurlar; “mal-para-ribâ-garar-emanet” eksenindeki klasik tartışmaların devamı olarak görülür.

İslâmî fintek literatüründe, blokzincir teknolojisinin şeffaflık ve izlenebilirlik özelliklerinin garar ve maysir risklerini azaltma potansiyeline sahip olduğu, çeşitli çalışmalarca vurgulanmaktadır.Dergipark+2ScienceDirect+2 Bu makale, bu tartışmayı daha ileriye taşıyarak, “fıkhın bizzat sistem tasarımının dili hâline getirilmesi” gerektiğini savunmaktadır.

  1. ONTOLOJİK ÇERÇEVE: MAL, PARA VE DEĞER

“Fintek Fıkhı”nın en kritik ayrım noktası, varlığın tanımıdır. Dijital dünyada “token” nedir? Bir para mıdır, hisse midir, yoksa bir oyun pulu mudur?

4.1 “Meta Para” (Asset-Backed Money) Tezi

Modern itibari para (fiat money), esasen devletin borç senedidir ve arkasında doğrudan belirli bir emtia karşılığı yoktur. Merkez bankası bilançosu, bu borcun muhasebeleştirildiği çerçevedir. Bu yapı, paranın arzının siyasî ve konjonktürel kararlarla genişletilmesine, enflasyon yoluyla gizli servet transferlerine imkân verir.

Fıkıh ise paranın “mîyâr” (ölçü) olmasını ister. Ölçü birimi (metre, kilo) nasıl keyfî biçimde uzatılıp kısaltılamazsa, para da keyfî biçimde değersizleştirilemez. Bu makalede, GTİP Token modeline dayalı bir “meta para” tezi geliştirilir:

Formül (basitleştirilmiş): Token Arzı = Rezerv Varlık Miktarı

GTİP (Gümrük Tarife İstatistik Pozisyonu), uluslararası ticarette kullanılan, altı haneli ana kod üzerine kurulu küresel bir ürün sınıflandırma sistemidir.Dergipark Bu sistem, malı tanımlar; ancak malın fiilen varlığını ve teslim kabiliyetini garanti etmez.

Bu nedenle GTİP Token yaklaşımında üç şart önerilmektedir:

  1. Standartlaştırma: Malın türü, kalitesi ve kullanım amacı GTİP/HS kodu ve teknik spesifikasyonlarla belirlenmelidir.
  2. Depo/emanet altyapısı: Mal, lisanslı depolarda veya hukuken tanınan emanet yapılarında fiilen mevcut olmalı; ELÜS benzeri kayıtlarla doğrulanmalıdır.
  3. Programlanabilir temsil: Token, bu hukuki altyapıya sıkı biçimde bağlanmış, programlanabilir bir “mülkiyet/teslim belgesi” olarak çalışmalıdır.

Böylece para, tekrar mal ve üretim zeminine çıpalanırken; spekülatif genişleme alanı daraltılır.

4.2 Ribevî Mallar ve Dijital Tasnif

İslâm fıkhında her mal aynı şekilde muamele görmez. Altın, gümüş, buğday, arpa, hurma ve tuz gibi “altı ribevî mal”a ilişkin hadisler, bu malların alışverişinde eşitlik ve peşinlik şartını vurgular.fundingsouq.com+3islamicfinancesg.com+3Sunnah+3

Dijital varlıkların bu ontolojiye göre sınıflandırılması gerekir. Önerilen ayrım:

  • Mislî (fungible) tokenlar: ERC-20 benzeri, birbirinin yerine geçebilen, bölünebilir tokenlar (örneğin 1 kg buğdayı temsil eden token). Bu tür varlıklar, borç ödemede ve fiyatlamada birbirinin yerine geçebilir.
  • Kıyemî (non-fungible) tokenlar: ERC-721/NFT benzeri, benzersiz varlıklar (örneğin belirli bir parsel tarla, belirli bir ürün partisi). Her biri ayrı kıymete sahiptir, birbiriyle bire bir ikame edilemez.

Bu ayrım, dijital ticarette faizin oluşup oluşmadığını tespit etmek için hayati önemdedir:

  • Mislî tokenların kendi aralarında fazlalıklı ve vadeli değişimi, ribâ hükümlerine tabi olacağından memnudur.
  • Kıyemî tokenlar ise, belirli bir aynın satımı, rehnedilmesi veya kiralanması bağlamında kıyas dışı olarak değerlendirilir.

AAOIFI’nin 57 no’lu Altın ve Altın İşlemleri Şer‘î Standardı, altın temelli ürünlerde hem ribâ hem de garar risklerini minimize etmeyi hedefler; bu, altın ve benzeri ribevî mallara dayalı token tasarımları için önemli bir referanstır. World Gold Council+2World Gold Council+2

  1. TARİHÎ AKİTLERİN DİJİTALLEŞMESİ: SÜFTECE VE SELEM

Teorinin pratiğe döküldüğü yer, finansal enstrümanlardır. Bu makalede iki temel tarihî müesses senedin modelizasyonu öne çıkar: Süftece ve Selem.

5.1 Dijital Süftece (Kripto-Havale)

Tarihte tüccarların yol güvenliği (haydut riski) nedeniyle kullandığı Süftece müessesesi, naktin ve aynın fiziksel olarak taşınmadan transferini sağlamıştır. Aslen bir tür emanet/havale mekanizması olan Süftece, “güvenilir muhatap” üzerinden çalışan bir ağdır.

Bugün blokzincir, “siber haydutlara” karşı benzer bir güvenlik sağlar. Geleneksel bankacılıktaki SWIFT sistemi günler sürebilir ve yüksek komisyon gerektirebilirken; blokzincir tabanlı Dijital Süftece (örneğin, istikrarlı ve varlığa dayalı bir stablecoin transferi), dakikalar içinde ve görece düşük maliyetle gerçekleşebilir.

Fıkhî sınır ise nettir: Transfer ücretinin, paranın miktarı ve vadesine göre değil (ribâ), yapılan işleme ve kullanılan altyapıya göre (ücret-i amel / gas fee) alınması gerekir. Bu noktada, GTİP Token endeksli Süftece Coin tasarımında, lojistik ve saklama maliyetlerinin şeffaf biçimde fiyatlanması; transfer ücretinin “hizmet” karşılığı olması ve faizleşmeye kapı açmayacak ölçülebilir faydalarla sürdürülebilirlik kazanması mümkündür.

5.2 Dijital Selem (Akıllı Vadeli İşlem)

Modern vadeli işlem (futures) piyasalarının önemli bir kısmı, fiilen hiç teslim edilmeyecek mallar üzerindeki fiyat farkı bahislerine dönüşmüştür. Bu yapı, çoğu zaman olmayan malın satımı ve maysir riskleri ile iç içedir.FinTech Weekly – Home Page+1

İslam iktisadının Selem akdi ise, üreticiyi finanse etmek üzere malın peşin, teslimin vadeli olduğu bir modeldir. AAOIFI Selem standardı, selemde ödemenin peşinliği ve malın nitelik-teslim bilgilerinin açıkça belirlenmesini şart koşar; bu, blokzincirde akıllı sözleşme ile rahatça uygulanabilir.Dergipark+1

Blokzincir üzerinde kurgulanan Selem Token modeli şöyle çalışabilir:

  1. Çiftçi, henüz ekim aşamasında iken dijitale edilen arazi garantili o arazinin kapasitesi kapsamında belirli miktar ve nitelikte ürün için selem sözleşmesi yapar.
  2. Alıcı, bedeli peşin öder; akıllı sözleşme bu ödemeyi teyit eder ve “hükmî kabz” gerçekleşir.
  3. Hasat zamanı ürün teslim edilmezse, akıllı sözleşme önceden tanımlı teminat mekanizmasını otomatik devreye sokar.
  4. Ürün teslim edildiğinde, GTİP kodu, kalite sertifikası ve depo girişi gibi veriler, parsel/ürün/parti kimliğine bağlı NFT zincirine yazılır.

Bu model, finansı borçlanma ekseninden üretim ortaklığı ve emtia ticareti eksenine taşır; spekülasyon alanını daraltıp, reel üretimi güçlendirir.

  1. SONUÇ VE DEĞERLENDİRME

Bu epistemolojik çalışma üç ana sonuca işaret etmektedir:

  1. Fıkıh–Teknoloji Uyumunun Mümkün Oluşu:
    Fıkıh, modern finansa zıt; blokzincir teknolojisinin ise “şeffaflık, kayıtlılık ve denetlenebilirlik” prensipleriyle ontolojik olarak uyumlu bir hukukî-ahlakî çerçeve sunar.ScienceDirect+1
  2. Güvenin Matematiği:
    İnsana dayalı (sübjektif) güvenin yerini, koda dayalı (objektif) güven alabilir. Bu, “emin belde” kavramının dijital çağdaki karşılığı olarak düşünülebilir: Hata yapmayan, unutmayan ve kaydı silmeyen bir defter.
  3. Varlığa Dayalı Ekonomi:
    Dijital ekonomi sanal bir balon olmak zorunda değildir. GTİP ve entegre depo sistemleriyle fiziksel gerçekliğe çıpalanmış, varlık temelli bir token ekonomisi kurulabilir. Böylece para, tekrar “mübadele aracı ve değer saklama aracı” fonksiyonuna döner; spekülatif balonlar yerine üretim ve reel ticaret merkezî hâle gelir.

Bu makalede ortaya konulan teorik ve felsefî çerçeve, bir sonraki makale için teknik zemini hazırlamaktadır:

  • 2. Makale : Blokzincir üzerinde çalışan bir çok-fıkıhlı akit motoru, oracle mimarisi, GTİP Token / Dönüm Token / Parsel NFT zinciri ve “Dijital Süftece–Selem” referans mimarisi ayrıntılı olarak ele alınacaktır.
  • 3. Makale: Bu teknik mimarinin, yönetişim, hukukî uyum, kalkınma iktisadı ve medeniyet tasavvuru açısından ne ifade ettiği tartışılacaktır. Finansal bakışla sınırlı bu çalışma esasen fıkhın kapsamındaki tüm yaşam alanlarına aktarılabilirliğine de ışık tutacaktır.

Son kertede, “Fintek Fıkhı” projesi, modernizimle rafa kaldırılan fıkhı antikite olmuş yazıtlardan, endüstri 5.0 vizyonu ile yaşayan ve yarınlara yön veren yazılıma taşıma iddiasındadır. Fıkıh, burada sadece bir “etik etiketi” değil; adil bir piyasanın ve erdemli bir dijital medeniyetin kaynak kodu olarak teklif edilmektedir.

KAYNAKÇA