Görünmeyen Tehdit: Beşinci Kol Kuvvetler

Uluslararası ilişkilerde ve modern savaşlarda sıkça duyduğumuz ama pek çoğumuzun tam olarak ne olduğunu bilmediği bir konudan bahsedeceğim size. Çoğu zaman görünmez bir tehdit olan ama devletlerin ve toplumların istikrarını akıl almaz düzeyde etkileyen bu gizli ve sinsi yapılanmalar, ‘Beşinci Kol Kuvvetler’ olarak tanımlanıyor. Operasyonlarına ise ‘Beşinci Kol Faaliyetleri’ adı veriliyor.


Beşinci kol, bir ülkenin içten çökertilmesi için kullanılan sinsi bir yöntemdir. Adını, İspanya İç Savaşı’nda General Franco’nun Madrid’e dört koldan saldırırken, şehir içindeki ajanlarının “beşinci kol” olarak çalışmasından alır.

Bu terim, bir devleti ya da toplumu silahla değil; propaganda, casusluk, sabotaj ya da psikolojik yöntemlerle zayıflatmayı ifade eder. Amaç, toplumun birliğini bozmak, moralini çökertmek ve ülkeyi dışarıdan müdahaleye açık hale getirmektir. Peki, bu faaliyetler Türkiye’de nasıl karşımıza çıkıyor? Gelin, basit bir dille bu görünmeyen tehlikeyi ve ülkemizdeki örneklerini inceleyelim.

Beşinci kol faaliyetleri, bir toplumun zayıf noktalarını hedef alır. Medya, sosyal medya, sanatçılar, hatta sıradan vatandaşlar bu iş için kullanılabilir. Örneğin, bir ülkeyi karıştırmak isteyen güçler, önce halkı birbirine düşürmeye çalışır.

Türkiye’de bunun en bilinen örneklerinden biri, 2013’teki Gezi Olayları’dır. Başlangıçta çevre duyarlılığı gibi masum bir gerekçeyle başlayan protestolar, kısa sürede organize bir kaosa dönüştü. Sosyal medyada yayılan yalan haberler, halkı sokağa dökmek için kullanılan kışkırtıcı mesajlar ve bazı grupların şiddet eylemleri, beşinci kol faaliyetlerinin tipik örneklerindendi. Bu olaylar, Türkiye’yi istikrarsızlaştırmak isteyen dış güçlerin iç dinamikleri nasıl kullandığını gösterdi.

Bir başka çarpıcı örnek, 15 Temmuz 2016’daki darbe girişimidir. FETÖ, yıllarca devletin içine sızarak, eğitimden yargıya, ordudan polise kadar her alanda kendine yer edindi. Bu örgüt, dışarıdan destek alarak Türkiye’yi ele geçirmeye çalıştı. Halkın vergileriyle maaş alan hainler, devletin tanklarını, uçaklarını millete karşı kullandı. Bu, beşinci kolun nasıl bir “içeriden düşman” yaratabileceğini gösteren korkunç bir örnekti. FETÖ’nün medyayı, okulları ve hatta dini duyguları kullanarak toplumu manipüle etmesi, beşinci kolun ne kadar tehlikeli olabileceğini ortaya koydu.

Beşinci kol, sadece büyük olaylarla sınırlı kalmaz; günlük hayatta da sinsice çalışır. Örneğin, sosyal medyada yayılan yalan haberler, toplumda korku ve güvensizlik yaratmak için sıkça kullanılır. 2020’de İdlib’de 33 askerimizin şehit olduğu saldırının ardından, sosyal medyada “şehit sayısı daha fazla” gibi sahte belgeler dolaşıma sokuldu. Bu yalanlar, halkı galeyana getirmek ve devlete olan güveni sarsmak için bilinçli bir şekilde yayıldı.

Aynı şekilde, Suriyeli mülteciler üzerinden yaratılan nefret söylemleri de beşinci kolun bir başka taktiğidir. Mültecilere karşı kışkırtmalar, Türk-Kürt, Alevi-Sünni gibi toplumsal fay hatlarını kaşımak için kullanıldı. Bu, toplumun birliğini bozarak ülkeyi zayıflatmayı amaçlayan klasik bir yöntemdir. Aynı taktik hiç değiştirilmeden İngiltere içinde de kullanıldı.

Medya, beşinci kolun en güçlü silahlarından biridir. Yabancı fonlarla desteklenen bazı medya kuruluşları, Türkiye’yi karalamak için yanlış bilgiler yayarlar. Örneğin, 2021’de Norveç Dışişleri Bakanlığı’nın Türkiye’deki bazı medya organlarına fon sağladığı ortaya çıktı. Bu fonlar, sözde “bağımsız habercilik” için veriliyor gibi görünse de çoğu zaman Türkiye’yi kötüleyen haberlerin yayılmasında kullanıldı. Orman yangınları gibi felaketlerde, yangınların sebebini sadece iklim değişikliğine bağlayarak PKK gibi terör örgütlerinin rolünü gizlemeye çalışan medya kuruluşları da bu faaliyetlere örnek teşkil eder.

Beşinci kol, gençleri de hedef alır. Uyuşturucu, kumar, lüks tüketim ve ahlaki yozlaşma gibi unsurlar, gençlerin bilinçsiz bir topluma dönüşmesi için kullanılır. Türkiye’de sosyal medyada “Z Kuşağı Operasyonları” denen bir hareketle, gençlerin vatanseverlikten uzak, tüketim odaklı bir yaşam tarzına yönelmesi teşvik ediliyor. Örneğin, şans oyunlarının yaygınlaşması ya da bazı popüler kültür ürünlerinin gençleri ahlaki ve kültürel değerlerden uzaklaştırması, bu faaliyetlerin bir parçasıdır.

Peki, bu tehlikeye karşı ne yapabiliriz? Öncelikle, bilinçli olmalıyız. Sosyal medyada gördüğümüz her habere inanmamalı, kaynağına bakmalıyız. Toplumsal birliğimizi korumak için farklılıklarımızı kaşıyan söylemlere karşı uyanık olmalıyız.

Devletimiz de bu faaliyetlere karşı ciddi adımlar atıyor. Örneğin, Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT), FETÖ ve diğer dış destekli gruplara karşı operasyonlar düzenleyerek bu tehdidi bertaraf etmeye çalışıyor. Ama bu mücadelede halkın desteği çok önemli. Hepimiz, vatanımıza sahip çıkarak, dedikodulara ve yalan haberlere prim vermeyerek bu oyunu bozabiliriz.

Beşinci kol faaliyetleri, bir ülkenin kalbine hançer saplamaya çalışan sinsi bir düşmandır. Türkiye, tarih boyunca bu tür oyunlarla karşılaştı ve her seferinde birliğini koruyarak ayakta kaldı. Truva atından 15 Temmuz’a kadar bu mücadele devam etti. Bugün de sosyal medya, medya ve toplumsal ayrışmalar üzerinden aynı oyun oynanıyor. Ama Türk milleti, bu tuzaklara düşmeyecek kadar güçlü ve bilinçlidir. Yeter ki bir olalım, yalanlara kanmayalım ve vatanımıza sahip çıkalım!

Meltem Suzan Zeki