Hakikat Işığında Farkındalık ve Mefkûre Ufku
Farkındalık ile bilinçlenmek; kendini, çevreni ve içinde yaşadığın dünyayı bu istikamette idrake davet etmektir. Günümüzde belki de en çok zikredilen kavramlardan biridir farkındalık. Lakin, hakikat ışığında yaşanmayan bir farkındalık, yalnızca karanlığı biraz daha görünür kılar. Bilinçlenmekten söz ediyoruz; ancak hakikatten nasibini almamış bir bilinç, nefsin tuzağında debelenen bir vehimden öteye geçemez. Bu sebeple mesele, sadece farkında olmak değil; hak yolda, medeniyet idrakiyle donanmış bir farkındalıkla yola koyulabilmektir.
Bu kutlu gençlik, artık yalnızca bireysel varoluşunu anlamlandırmaya çalışan, varoluşsal sancılarda boğulup istikametini kaybeden bir “ben” bilincinden ibaret olamaz, olmamalıdır. Gençlik; köklü bir mefkûrenin taşıyıcısı, hakikatin iz sürücüsü ve medeniyetin ihyası için mücadele eden bir irade olmak mecburiyetindedir. Zira “Müminler ancak kardeştir” ayetiyle sabit olan hakikat, kardeşliği yalnızca biyolojik bir bağ olarak değil; inanç, birlik ve dava ekseninde bir uyanışın zarureti olarak tanımlar. Eğer uykunun sonu hüsransa, kardeş kardeşi uyandırmakla mükelleftir. Soru açıktır: Işığın farkına mı varacağız ve onun peşinden mi yürüyeceğiz, yoksa her yeri ayan beyan aydınlatmasını bekleyip tembelliğe mi sığınacağız? Beklemek Türk’e yaraşmaz. Türk’ün karakteri, tarih boyunca daima ileri atılmak, yol almak ve dava taşını gediğine koymak üzerine inşa edilmiştir. Bize düşen, aydınlanmayı beklemek değil; ışığın ardına düşmek, “Kim var?” denildiğinde sağa sola bakmadan fert fert “Ben varım!” diye haykıran bir gençlik inşa etmektir.
Türk-İslam medeniyeti, bin yılı aşan bir hakikat yürüyüşünün adıdır. Bu yürüyüş, dava bilinciyle yoğrulmuş öncü gençliklerle anlam kazanmıştır. O gençlik ki; hakikat uğruna ömrünü vakfeder, aynı kandan ve aynı inançtan yoğrulmuş ecdadının izini sürmeyi şeref bilir. Bizler hem Türk’üz, hem İslam’ız; bu iki kimliği birbirinden azade düşünmek, hakikatin özüne yapılacak en büyük ihanettir. Bu medeniyet, İla-yi Kelimetullah uğruna yanan gönüllerin eseridir. Bugünün gençliği bu mirası sadece taşımakla değil, aynı zamanda yeniden diriltmekle mükelleftir, Elhamdülillah. Artık bu nesil, belki de üç asırlık gaflet uykusundan uyanmak zorundadır.
Aklı sığlaşan, kalbi hedonizmle lekelenen bir kuşak; ne yazık ki muhafazakâr olarak nitelendirilen çevreleri dahi içten içe ifsat etmektedir. Fitne ve vesvese öylesine yaygınlaştı ki, artık şeytana dahi gerek kalmadan hakikatler suikasta uğramaktadır. Yalan, iftira ve dedikodu; kulaktan kulağa oynayıp insanların haysiyetiyle oynamakta, doğrudan kalpten kalbe sirayet etmektedir. Peki, yiğitlik nerede? Mertlik, vakur duruş, ahlak ve fazilet nereye kayboldu? Bu değerler yeniden hatırlanmalı, Asım’ın nesli tarafından yeniden kuşanılmalı ve dava şuuruyla teçhizatlandırılmalıdır. Zira hakikatin izini süren bir nesil olmadan, o hakikatin sesi karanlıkta kaybolmaya mahkûmdur.
“Göklerin ve yerin ordusu Allah’ındır” ayeti gereğince, o ilahi orduya dahil olabilme arzusu bir müminin en yüce ideali olmalıdır. Bu orduyu büyütmek, güçlendirmek ve yeni fertlerle buluşturmak bizlerin omuzlarındaki yüce ama kutlu bir sorumluluktur. Bu ordu, yalnızca silah taşıyanlardan ibaret değildir; her biri kendi alanında mahir, çağın ihtiyaçlarına cevap verebilecek bilinçte bireylerden oluşmalıdır. Bugünün cihadı belki kalemledir, hatta belki gelecek nesillerin cihadı klavye ile olacaktır. Bu bağlamda, gençlik bu şuurla filizlenmeli, gönüller Mevlânâ misali teslimiyetle dolmalı, Yûnus gibi ilahi aşkla yanmalı ve dava şuuruyla tutuşmalıdır. Zira bilmeliyiz ki: Bu ışığa, bu hakikat yolculuğuna bizim, onun bize olduğundan çok daha fazla ihtiyacımız vardır.
Ve nihayetinde, farkındalık ancak yüce bir mefkûreye bağlandığında anlam kazanır. Bu mefkûre, sadece bir fikir değil; bir varoluş biçimidir, bir hayat şuurudur. Bu bilinçle yürüyen her birey, yalnızca kendisini değil; bir milleti, hattâ bir ümmeti ayağa kaldırma potansiyeline sahiptir. O halde soralım kendimize: Eğer şimdi değilse ne zaman? Eğer biz değilsek kim?
Bedirhan YILMAZ
Üniversite Öğrencisi