Osmanlı’nın Kabile İlişkileri: Stratejik İttifaklar, Kalıcı Miras ve İçeriden Bir Bakış
Giriş:
Osmanlı İmparatorluğu, özellikle Barkou, Ennedi ve Tibesti (günümüzde Çad’ın kuzeyinde) ve Kwar (Nijer’de) gibi hayati bölgeleri kontrol eden yerel kabilelerle ittifakları aracılığıyla Sahra Çölü’ndeki nüfuzunu güçlendirmede önemli bir rol oynadı. Bu ilişkiler yalnızca askeri değildi; aynı zamanda idari, yasal ve dini yönleri de kapsıyordu. Osmanlılar, İslam hukukuna uyması için Tebu geleneksel anayasasının taslağının hazırlanmasına katkıda bulundular. Ayrıca Fransız sömürge tehdidine karşı ittifakları güçlendirdiler.
Osmanlı’nın Tebu ile İttifakının Önemi:
1. Fizan: Güney Genişlemesi İçin Osmanlı Üssü
– Fizan (günümüzde güney Libya), Osmanlı İmparatorluğu’nun Afrika’nın derinliklerine doğru genişlemesi için bir fırlatma rampası olarak kullandığı Sahra’daki Osmanlı nüfuzunun merkeziydi. Tebu’nun Sahra ticaret yolları ve tuz kaynakları üzerindeki kontrolü göz önüne alındığında, ekonomik ve askeri güvenliği sağlamak için onlarla bir ittifak şarttı.
2. Tebu’ya Osmanlı Desteği: Koruma ve Meşruiyet
– Osmanlılar, özellikle Fransa’nın 19. yüzyılın sonlarında Çad ve Nijer’e genişlemesinden sonra, Fransız tehditlerine karşı koymak için Tebu’ya askeri destek sağladı.
– Tebu liderleri ile Osmanlı yönetimi arasında resmi yazışmalar yapıldı; Tebu askeri ve yasal destek talep ederken, Osmanlılar İslam Halifeliği bayrağı altında ortak bağlılıklarını vurguladılar.
– Tebu’lar arasındaki sözlü anlatılar, Osmanlıların ticaret kervanlarını nasıl koruduğunu ve düşmanlara karşı onlarla nasıl birlikte durduğunu hala hatırlatır.
Tebu Hukuk Sistemindeki Osmanlı Mirası:
1. İslami Şeriata Uygun Örfî Anayasanın Taslağı
– Osmanlılar, yerel Tebu geleneklerinin kanunlaştırılmasına katkıda bulunarak, özellikle adalet ve muamele alanlarında İslami Şeriat ile daha uyumlu hale getirdiler.
– Adalet ve toplumsal istikrarı sağlamak için Tebu liderleriyle istişare edilerek yargıçlar ve âlimler atandı.
Bu örfî anayasa, bölgedeki kabile sisteminin temeli haline geldi ve yerel gelenekleri İslami ilkelerle harmanladı.
2. Tibesti ve Guar’daki Osmanlı Yönetimi:
– Kuzey Çad’da, Dr. Osman Efendi gibi bir valinin gözetiminde (1913) Barkou-Ennedi-Tibesti ve Guar dahil olmak üzere Osmanlı idari merkezleri kuruldu ve İslami ve siyasi varlık güçlendirildi.
– Tubu liderleri, Osmanlı idari sistemine entegre edildi ve bu da onlara dış zorluklar karşısında siyasi meşruiyet kazandırdı.
Fransız Sömürgeciliğine Karşı Ortak Direniş:
1. Senussi Toubou ile İttifak
– Osmanlılar Senussi tarikatını destekledi ve en önemli askeri liderleri Sahra’dan Toubou’ydu. Bu Toubou’lar, Barkou, Ennedi, Guar, Tebesti ve Fezzan’da dini zaviyeler kurarak Fransızlara karşı direnişi örgütlemede önemli bir rol oynadılar.
– Bu zaviyeler dini ve askeri seferberlik merkezleri haline geldi ve kabileleri Avrupa’nın yayılmasına karşı cihat etmeye teşvik etti.
2. Osmanlı Yönetiminden Sonra Devam Eden Direniş
– Osmanlı’nın I. Dünya Savaşı’ndan (1918) sonra çekilmesine rağmen, yerel direniş Toubou ve Senussi liderlerinin liderliğinde devam etti.
– Fransız raporları, Fransız askerlerinin Çad’ın kuzeyinde (Berkou, Ennedi ve Tibesti), Nijer’de (Kwar) ve Libya’da (Fizan) karşılaştığı şiddetli direnişi belgelemiş ve Tubu’ları Osmanlı-İslam ittifakına olan bağlılıkları nedeniyle “dini fanatikler” olarak tanımlamıştır.
Sonuç: Kalıcı Bir Miras ve Tarihi Etki:
Osmanlı’nın Toubou kabilesiyle ittifakı, askeri nüfuzun ötesinde yasal ve dini nüfuza uzanan, İslam devleti ile Afrika kabileleri arasındaki stratejik etkileşimin bir modeliydi. Doğrudan Osmanlı varlığının sona ermesine rağmen, mirasları şu şekilde varlığını sürdürüyor:
– Şekillendirmeye yardımcı oldukları Toubou’nun İslami örf ve adet sistemi.
– Osmanlı’nın kendilerine verdiği desteğin hikayelerini anlatmaya devam eden Toubou’nun kolektif hafızası.
– Osmanlı İmparatorluğu’ndan sonra ulusal bir kurtuluş hareketine dönüşen sömürgeciliğe karşı direniş.
Bu ilişkiler, Osmanlı’nın Sahra’daki varlığının geçici olmadığını, aksine Tebu bölgesinin İslami kimliği ve siyasi tarihi üzerinde derin bir iz bıraktığını kanıtlıyor.
Canlandırılması gereken bir miras:
Bugün, yeni zorluklarla karşı karşıya olduğumuzda, tarihimizin o altın çağını nostaljiyle anıyoruz. Bu ortak miras şunları hak ediyor:
– Tarihi bölgelerimizdeki (Libya, Nijer, Çad, Sudan) eğitim müfredatlarına alınmalı ve Tebu diliyle yazılmalıdır.
– Tebu’nun Osmanlı İmparatorluğu ile ilişkilerine adanmış özel bir müze aracılığıyla dokümantasyon.
– Ailelerimiz tarafından saklanan aile belgelerinin yeniden yayınlanması.
“Osmanlılarla olan tarihimiz sadece anılar değil; İslam’ı yayma ve bu topraklarda düşmanlarımıza karşı direnme ve cihat yürütme konusundaki tarihi rolümüzün temelidir.”
Mustafa Ali
Osmanlı Tarihi ve Afrika İlişkileri Araştırmacısı