KADİM ANADOLU KARDEŞLİĞİNİN TARİHİ VE İLÂHİ ŞİFRELERİ (2)

Yüce yaradan Orta Asya’dan kopup gelen sert mizaçlı, savaşçı, dirayetli Türk Milletini Mezopotamya’da birçok medeniyet kurmuş Kürt Milleti ile kardeş yapmıştı.

Bu kardeşlik bin yıl boyunca Ehl-i Salibin, Moğolların akınlarına karşı omuz omuza mücadele vermiş, İslam Sancağını Avrupa’nın ortaları dahil olmak üzere Cihanın dört bir tarafına taşımıştı.
Kur’an-ı Kerim’de Saff Suresi 4. ayette “Bünyanûn Mersûs” diye tabir edilen Anadolu kardeşliği; sadece Müslüman Ahaliyi birbirine kenetlememiş, gayrimüslim vatandaşların bu Coğrafyaya, Bu Topraklara ve Otoriteye aidiyet duygusunu da en üst noktaya taşımıştı.Bu kardeşliğin şemsiyesi altında Gayrimüslim Vatandaşlarımız yüzyıllar boyunca Barış, Huzur ve Güven içerisinde yaşamışlardı.

Bunu gören Batı Medeniyeti İslam Topraklarını ele geçirip İslam Medeniyetini yok etmenin tek yolunun Anadolu Kardeşliğini ortadan kaldırmak olduğunu çok iyi anlamıştı.

Bunun için 200-300 yıllık planlar yaptılar. En nihayetinde Jön Türklerle İttihat Terakki’yi kurup Osmanlı’yı parçalayan Batı ; özellikle İngiltere;Türklerle Kürtleri de ayrıştırarak Anadolu’yu ikiye hatta üçe bölmek istiyordu.

İngilizler kendi yetkili kurullarında uzun tartışmalar yapıyor, Doğuda bir Kürt devletinin kurularak Kürtlerle Türklerin tamamen kopartılıp Anadolu Kardeşliğinin yok olmasını istiyorlardı.
Yüzlerce yıllık planları tutmuş İslam Âlemine son darbeyi indirmek için yapmaları gereken son bir hamle kalmıştı.O da Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da bir Kürt devleti kurmak.

Tartışmalar bu minval üzere devam ederken konuşmacılardan biri kürsüye çıktı elinde bir kitapla diğerlerine şöyle seslendi:Beyler Bu gördüğünüz Kur’an’dır ve biz bunu Türklerin elinden nasıl aldıysak Kürtlerin elinden de almadıkça orada kuracağımız bir devlet İslam devletinden öteye geçmeyecektir.
Jön Türkler gibi bir yapıyı Kürtlerin içerisinden de çıkarmadıkça (Jön Kürtler) bizim gibi düşünen,giyen, yiyen ve içen şahsiyetler yetiştirmedikçe oradaki medrese eğitimini ortadan kaldırmadıkça burada bir Devlet kuramayiz.Bu hayalimizi belli bir müddet ertelemek zorundayız.

Peki Kürtlerin hamisi olduğunu iddia eden PKK’nın Marksist, Leninist, Ateist ve Komünist bir yapıda olması sizce tesadüf müdür?
Bu asla bir tesadüf değildi 50 yıl boyunca Jön Kürtlerin yetişmesi ve serpilmesi için Topluma ve Coğrafya’ya içerden ve dışardan Eğitime, Aileye, Sosyolojiye , Ekonomiye sayısız operasyon çekild.Tabii ki hedef Jön Kürtlerin yöneteceği bir Kürt Devletinin kurulmasından başka bir şey değildi.
(2002 öncesi Devlet Politikaları)

80 yıl boyunca birçok operasyona maruz kalan Anadolu Kardeşliğinin makus talihi 1999 Gölcük Depremi ile değişiyordu.

Deprem topluma dayatılan bozuk düzenin tüm boyalarını dökmüş bütün foyalarını ortaya çıkarmıştı. Yüzyılın bu en büyük depreminde Devletin Şefkatli Eli kalkmaya takat bulamazken, İstanbul ve Ankara Büyükşehir Belediyesi Ekipleri sahada adeta destan yazıyorlardı.

Yaşanan büyük trajediyi hafızasına Kazan bu Necip Millet sandığı önünde bulduğu İlk fırsatta “Al İktidarı bu düzeni değiştir, Anadolu kardeşliğini yeniden tesis et” diye Yetkiyi Ak Parti’ye 363 milletvekili ile veriyordu.

Halka tamamen yabancı, Halkın değerleri ile örtüşmeyen politikaları 80 yıl boyunca bu Millete dayatanlar; iktidarlarını devam ettirmek için toplumun aslında zenginlikleri sayılabilecek farklılıklarına sanal korkular pompalayarak yeni yeni kamplaşmalara neden oluyorlardı. Bir dönem Laik-Anti Laik bir dönem Sağcı-Solcu bir dönem Alevi-Sünni ve bir dönem de Türk-Kürt ayrımcılığını yaparak Anadolu kardeşliğini ortadan kaldırmak istiyorlardı. Kendilerini 1930’lu yılların Türkiye’sine ve Kemalizmin Şekilcilik Hastalığına hapsedenler Dünyanın gidişatını okuyamıyor,yolun sonuna geldiklerinin farkına varamıyorlardı.

Her 10 yılda bir yaptıkları Askeri Darbelerle; kendi oluşturdukları kamplaşmaları bitirip Demokrasiyi inkitaya ugratanlar aslında bu Ülkenin Geleceğini, Gençliğini tüm Enerjisini tüketiyor, adeta Milletin kendisine gelmesine, düşünmesine üretmesine izin vermiyorlardı.

Ancak bu devran hep böyle gitmeyecek milletten aldığı gücün farkında olan Recep Tayyip Erdoğan askeri vesayeti bitirecek darbeler dönemini açılmamak üzere kapatacaktı.Başbakan karşısındaki yapıların iplerinin kimlerin elinde olduğunu çok iyi biliyor yapacağı hamleleri ona göre şekillendiriyordu. Gerekli temizlik yapılacak, devletin kılcal damarlarına kadar nüfuz eden paralel yapılar ve kökü dışarıda terör örgütleri tek tek temizlenerek Anadolu Kardeşliğin önündeki engeller tamamen kaldırılacaktı.

Hekimler çok iyi bilirler ölmeye yakın olan bir hasta son bir kez tüm gücünü toplayarak kanserli hücrelere karşı hücuma geçer tabiri caizse nesi var nesi yok bütün bağışıklık silahlarıyla atağa geçer; eğer galip gelirse yaşar, mağlup olursa da ölür. İşte 2016 yılının 15 Temmuz’unda CIA ve MOSSAD’ın maşası kökü dışarıda FETÖ bütün gücüyle Hükümete ve Devlete karşı hücuma geçti ancak 40 yıllık proje Anadolu Kardeşliği karşısında 4 saat içinde tarihin çöplüğüne gönderildi. Bu Olay Anadolu Kardeşliğinin yeniden tesisinin de ilk işaret fişeğiydi.

Arap Baharı ile başlayan sürecin eninde sonunda Suriye’den dolayı Türkiye’yi etkileyeceğini çok iyi biliyordu Hükümet. Bunu çok erken fark eden Başbakan; Esat ile ilişkileri sıkılaştırıyor gerekli reformları yapması için devamlı kendisine telkinde bulunuyordu.Ancak Bu Girişim işe yaramamış babasının ve amcasının zalimliğini gölgede bırakacak oğul Esat destekçileri İran ve Rusya ile coğrafyayı kan gölüne çevirmişti. Bugün Suriyelilere kucak açan Recep Tayyip Erdoğan hem insanlık görevini yerine getirmiş, hem de Anadolu kardeşliğinin yeniden tesis edilmesi bağlamında bu yolun kilometre taşlarından birisini daha döşemişti.

Adeta bir satranç oyununa dönüşen Orta Doğu denkleminde Türkiye; Devlet Bahçeli’nin yaptığı hamle ile Anadolu kardeşliğini yok etmek isteyen odaklara Şah çekmiştir.Bu çağrı kamuoyunda adeta şok etkisi yapmışve herkesi şaşkına çevirmiştr.Ancak Devlet Aklı ne yaptığını çok iyi bilmektedir.
Sorunun kangren olduğu dönemler dahil olmak üzere ve defalarca ifade ettiğimiz gibi Ülkedeki bu yapay sorunu Kürtler değil Türkler çözecektir.

Son 200 yıldır daha doğrusu Tanzimat’tan bu yana özünü kaybetmiş ve savrulmuş İslam Âleminin, her daim İslam’ın bayraktarlığını yapmış Anadolu Kardeşliğinin ve Recep Tayyip Erdoğan’ın kaderi bu kavşakta kesişmiştir. Zaman bir ve beraber olma zamanıdır. Anadolu Kardeşliğinin tüm bileşenleri, tüm tarafları bu tarihi kavşakta tarihin doğru tarafında durmak, bu sürece amasız fakatsız destek vermek zorundadır.

(Bünyanûn Mersûs Elmalı’lı Tefsirinde şu şekilde açıklanır:
Parçaları Kurşun ile kenetlenerek yekpare bir cisim haline gelmiş muhkem Yapı)