SİYASET İLMİ VE ÖNEMİ

Siyaset kelimesinin at binicisi olan “seyis” ile bir yakınlığının olduğu müsellemdir. Her ikisi de aynı fiil kökünden türetilmiştir. Özünde yönetmek, idare etmek ve kazasız belasız yol almak, ilerlemek vardır.

Müslümanlar için siyaset, herhangi bir idare biçimi olmaktan ziyade vahiy merkeze alınarak şekillenen bir idare biçimidir. Bu anlayış Müslümanca siyaseti diğer siyaset biçimlerinden ayırır.

Müstakim çizgideki anlayışa göre bir tanım yapacak olursak siyaset; Risalet misyonunu liyakatli insanlar elinde temsil etme ve kurumsallaştırma eylemidir. Bu anlayışa sahip insanlar seçimle iş başına gelirler ve Peygamber Efendimize niyabeten ümmeti adaletle, tevhidi kurallar çerçevesinde yönetirler.

Yeri geldiğinde söyleneceği üzere yönetici kadroya itaat sınırlı olduğu gibi, yöneticilerin de Müslümanlardan mutlak itaat bekleme hakları yoktur. Tarih içerisindeki bazı kavramlar lafzi anlamda ele alındığı için demokrasi lehine bir söylem geliştirmek gayesiyle Müslümanların idare biçimleri mutlakıyet içeren bir teokrasiye benzetilmiştir. Hâlbuki Müslümanlığın idare biçiminin teokrasi dâhil insanı mutlaklaştıran veya tanrılaştıran idare şekilleriyle hiçbir ilgisi yoktur.

Batılı tasnif içerisinde İslâm’a zorla bir yer bulmak amacıyla yapılan sınıflamalar reel değildir. Zorlamadır. Usulsüz, seviyesiz, kitapsız, kötü niyetli, indirgemeci, ideolojik ve bilgisiz yorumlardır.

Daha önce değindiğimiz velayet kavramından yola çıkarak bir tanım yapacak olursak siyaset; Allah’ın el-Velî isminin insanda tecelli etmesiyle yeryüzünde İslâm’ı hâkim kılmak ya da var olan hâkimiyetini devam ettirmek; insanların müstakim çizgiden saptıklarında onları tekrar sırat-ı müstakime yönlendirmek ve onların dünyada emniyetlerini ve huzurlarını sağlamak amacıyla yönetimi kurumsallaştırma sanatıdır. Hedefi, insanın emniyetlerini sağlayarak onu mutlu ve huzurlu kılmaktır. Bunun için de hayatın tüm sorunlarını vahiy eksenli çözmektir.

En azından biz siyasetten bunları anlıyoruz. Böyle bir siyasetin değerini ve önemini kabul ediyoruz. Gazzali’nin deyimiyle siyasetin bu şeklinin “ilimlerin en şereflisi olduğuna” inanıyoruz. Bu ilme şeref kazandıran amacı ve temel dayanaklarıdır. Hedef, ümmeti nebevi kurallar çerçevesinde Hz. Peygamber’e vekâleten yönetmek olunca, yapılan işin de değeri artmış olur.

Müslümanların siyaseti bu bağlamda anlamaları çok önemlidir. Bu anlayış sadedinde İslâm, siyasetin üst bir kurum olduğunu kabul eder ve sıradan insanların elinde oyuncak olmasını istemez. Bu nedenle de Peygamber Efendimiz, emr-i bi’l marufun bile yarar sağlamayacağı süreç ile siyasetteki fesat arasındaki ilgiyi şöyle açıklamıştır; “Büyükleriniz/eşrafınız arasında fuhuş yayılır, siyasette alçak insanlar hâkim olur ve ilim de rezil kimselerin eline kalırsa marufu emretmek ve münkeri yasaklamak bir anlam ifade etmez.”[1] Resulullah’ın hadisine bağlayıcı bir gözle bakacak olursak, yönetimin alçaklara terk edilmeyecek kadar şerefli bir iş olduğunu daha iyi anlarız.

[1] Ahmed, Müsned, c. III, s. 187.